MERKÜR MİTOLOJİSİ
Eskiler Güneş’ e en yakın olan gezegen Merkür’ü gökyüzünde çok seyrek görmüşler ve bundan dolayı onu güvenilmez bir tanrı olarak algılamışlardır. Bunun nedeni ise Güneş’in batışından önce veya sonra kısa bir süreliğine görüyor olmasıdır. İlk başlarda sabah ya da akşam Merkür’ ü olarak iki biçimde adlandırılmak istense de daha sonra ikisinin de esasında aynı gezegen olduğu fark edilmiştir.
Merkür orta çağda Androjen simyacı olarak da anılırdı. Yunan mitlerinde ki ‘HERMAFRODİT’ yani Afrodit ve Hermes, “Hermafrodit” hem erkek hem de kadın olan bir türü betimler. Mitolojide Hermafrodit, Afrodit ile Hermes’in çocuğudur ve çift cinsiyetlidir.
Diğer kültürlerde benzer hikâyeler ve farklı isimlerle Merkür karşımıza gelir. Mısırlılarda Thot, Yahudilerde Hanok, zerdüştlükte Huşeng, İslamiyet’te birçok otoritenin kabul ettiği İdris peygamber olarak veya Romalılarda Merkür olarak kabul edilmiştir. Hatta bazı kaynaklara göre böyle bir kişinin hiç var olmadığı söylenmektedir. Yunanlılar ve Romalılar onu tanrıların sözcüsü Hermes ve Merkür olarak görmüşler. Mısırlılarda sözü güçlü olan Thot vahiy yoluyla aldığı bilgileri insanlara ulaştıran tanrı olarak bilinir. İnanışa göre Thot karalığın dağılmasında aydınlatıcı bir etkiye sahiptir. Aynı zamanda ölülerin ruhlarının yargılanmasını kaydettiğine inanılır. Eski metinlerde “Hermes Trismegistus” olarak geçer ve simyanın kurucusu kabul edilir. Hermes’ in tarih boyunca bu kadar çeşitli isimle anılması aslında onunla özdeşleştirilen Merkür’ün doğası ile ilgili bir ipucudur.
Diğer bir konuysa Merkür asasıdır. Kadüse olarak da adlandırılan bu asayı çevreleyen birbirine bağlı iki yılan bulunur. Esasında bu yılan figürleri Ay ile bağlantılıdır. Merkür gezegen yapısı olarak Ay’ a benzerlik gösterir. Merkür Asası, aslında çok geniş anlamda yorumlanabilir. Fakat Kadüse ezoterik anlamda kesin olarak ruhsallığın işaretidir.
Mitolojik kaynaklarda ise Hermes’in ölüleri Hades’ e götürürken onlara bu asayla yol gösterdiği anlatılır. Yine başka bir efsanede Hermes’ in asadaki iki yılanı birbirinden ayırarak barışı dünyaya getirdiği yönündedir. Asa daha eski dönemlerde özellikle Sümer mitolojisinde sıklıkla geçerken, Mısır’da kral ve kraliçenin yanından eksik olmamıştır. Bununla birlikte tüm ezoterik sistemlerde görülürken, ikonografi olarak kullanımı açısından Antik Yunan döneminde astroloji ile görülerek başlayıp günümüze kadar gelmiştir.
Yunan mitolojisinde Merkür, tanrı Hermes ile ifade bulur. Mitolojiye göre Hermes’in babası Zeus annesi ise yağmur perilerinden biri olan Maia’ dır. Olympos tanrılarının en hızlısı ve neşelisidir. O kadar hızlıdır ki rüzgârlarla özdeşleştirilmiştir. Hermes Arkadia da Kylleni dağının dik yamaçlarında bulunan derin bir mağarada doğar. Şaşırtıcı bir şekilde doğar doğmaz kundağından kurtulup ve mağaradan çıkarak dağlarda dolaşmaya başlar. Doğduğu mağaranın yakınlarında, çiçekler arasında gezinirken bulduğu kaplumbağayı alıp hemen mağarasına getirir, içini boşaltıp ve içine koyun bağırsağından gerdiği yedi tel ile ahenkli hoş sesler çıkartan ‘liri’ icat eder. Hermes neşeyle parmaklarını gergin teller üzerinde gezdirerek yumuşacık melodiler eşliğinde çalıp şarkı söylemeye başlar. Bu arada karnı da acıkmıştır. Lirini beşiğine bırakarak tekrar mağaradan çıkıp ve Apollon’un hayvanlarını otlattığı yerden elli inek çalar. Anlaşılmaması için de gece boyunca hayvanları geriye doğru yürütür ve kendisi de izleri silinsin diye ağaç dallarından ördüğü sandaletlerini giyer. Yolda ilerlerken yaşlı bir adamın onu gördüğünü fark eder, ona tembihler ve tehditler şeklinde seslenerek “ sen bir şey görmedin ve bilmiyorsun” der.
Kandırma ve oyun oynama konusunda usta olan Hermes ineklerle Alphenios ırmağına gelir ve onları mağaraya kapatır. İneklerden ikisini kesip kızartır ve on iki büyük tanrıya sunar. Ete düşkün olmasına rağmen ölçülü ve düşünceli davranarak kendisi için küçük bir parça ayırır. Sandaletlerini ırmağa atar ve mağaradaki odasına ince bir delikten sonbahar esintisi gibi süzülerek girer. Tekrar kundağa sarılır ve elindeki liriyle bebek beşiğine uzanır.
İneklerinin çalındığını fark eden Apollon, gördüğü yaşlı adamdan hırsızın kim olduğunu öğrenir ve öfkeli bir şekilde Hermes’in kaldığı mağaraya gelerek, Maia’ nın yanındaki küçük hırsızı suçlar. Hermes bu suçlamayı inkâr eder ve Apollon’ a seslenir : “Sözlerin saçmadır senin; daha dün doğdum, ayaklarım dayanıksızdır benim!” ancak Apollon ikna olmaz ve onu alıp Zeus’un karşısına çıkartır. Masum gibi görünüp Zeus’a da yalan söylemeye devam eden Hermes, çalınan ineklerle hiçbir ilgisi olmadığını şirinlikle babası Zeus’a göz kırparak anlatır. Zeus oğlunun bu sevimli şeytanlıklarına gülse de adaletli davranır ve Hermes’in kılavuzluğunda ineklerin hemen bulunmasını emreder. Hermes’in başka şansı kalmamıştır. Apollon ile birlikte inekleri sakladığı yere gider ve ineklerini güneş tanrısına teslim eder ancak bazı Hayvanların kayaya asılmış postlarını gören Apollon dehşete kapılır. Bunun üzerine Hermes Apollon’ u yatıştırmak için, önce liriyle hoş bir melodi çalar ve sonrasında ona lirini hediye eder. Apollon’ da karşılığında bolluk ve habercilik sembolü olan altın çobandeğneğini Hermes’e armağan eder. Aralarındaki anlaşmazlık böylece küçük bir ticaret sonucu çözüme ulaşır.
Bazı kaynaklarda göre ise hikâyede Hermes lir çalarak Zeus ve Apollon’ u büyüler. Zeus Hermes’ i tanrıların habercisi olarak Olympos dağında görevlendirir. Hermes Lirin büyülü sesine hayran olan Apollon’ a icat ettiği bu enstrümanı hediye eder ve karşılığında çobandeğneğini alır ve aradaki anlaşmazlık son bulur.
Güneş (ego) tanrısı Apollon ile iletişim tanrısı Hermes’ in arasındaki bağ burada dikkatleri çeker. Merkür’ ün Güneş’ ten sadece 28 derece uzaklaşabilmesi astrolojik olarak Merkür’ ün enerjisinin benliğimize yönelik çalıştığının işaretidir. Kişi kendi hakkındaki verileri en yakınlarıyla kurduğu iletişim sayesinde toplar.
Böylece iki kardeşin arası düzelmiş ve Hermes’in her zaman Apollon’un kalbinde ayrı bir yeri olmuştur. Ölümsüzler arasında en sevdiği tanrı rüzgâr tanrısı olan Hermes olarak kalır. Apollon Hermes’ i daha sonra ruhların rehberi yapmıştır. Hermes yeraltı, yerüstü ve Olympos arasında istediği zaman, istediği şekilde enerji akışı içinde kalabiliyor ve ezoterik anlamda da seyahat edebiliyordu. Hermes dışında kimse Hades’ e bu kadar rahat inip çıkamıyordu.
Astrolog Nurgül DÜZENLİ